Çocukluk Dönemlerinde ve Hastalıklarında Beslenme

Bebeklik Dönemi (0-2 yaş)

Bu dönemdeki beslenme; ileri dönemlerde oluşabilecek kronik hastalıkların önlenmesinde ve yaşam kalitesinin arttırılmasında oldukça önemli bir yere sahiptir. Beslenmenin özünü anne sütü oluşturmalıdır. Ancak, anne sütünün verilme şekli, zamanı, miktarı gibi özelliklere sütün verimliliği açısından dikkat edilmelidir.

Annenin her laktasyon döneminde verdiği sütün kalitesi ve miktarı farklılık göstermekte ve aynı zamanda her annenin sütü de bebeği için tam yararlılığa sahip olamayıp, bebeğin gelişimsel sorunlarının temelini oluşturabilmektedir. İşte bütün bu nedenlerden, bebek anne sütü alsa bile, büyüme ve gelişmeleri sık olarak takip edilmelidir.

Bebeklerin 0-1 yaş döneminde, bulundukları aylara göre ve anne sütünün onların gelişimleri üzerine etkisine bakarak, ilk 6 ay anne sütüne ilave bazı formülalar da kullanılabilmektedir.  Ayrıca bebek; ister 6 ay anne sütü veya anne sütü + mama veya isterse de tek başına mama alsın, bebeklerin 6 aydan sonraki dönemde ek besinler veya tamamlayıcı besinlere geçmeleri gereklidir.

Ek besinlere geçişin; kademeli olarak, miktar ve tür bakımından dikkat edilerek, kurallar dahilinde eklemeler yapılarak gerçekleştirilmesi önemlidir.

Erken Çocukluk Dönemi veya Okul Öncesi Dönem (3-6 yaş)

Bebeklik dönemini takip eden, çocuğun yaşam kalitesini etkileyebilen ve çocuğun sosyalleşmeye başladığı bir zamandır.

Sosyalleşme ve fiziksel aktivitedeki artış nedeniyle, bu çocukların büyüme ve gelişmesi için harcaması gereken enerji, fiziksel aktivite için kullanıldığından hem büyüme ve gelişme ve hem de günlük aktivite artışı, enerji ve besin öğeleri gereksinimlerindeki değişimi yansıtmaktadır.

Bu yaş grubu çocuklar özgür ruha sahip olduklarından, beslenmelerinde de seçtikleri besinleri tüketmek isteyip, kendisine bakan anne veya diğer kişilerle bu konuyla ilişkili olarak ters düşebilmektedirler. Bu dönemde çocukların istekleri de göz önüne alınarak, günlük gereksinimleri dahilinde bir planlama yapmak en doğru yaklaşım olacaktır. 

Çocuğun üzerine fazla gidilmeden yapılan beslenme girişimlerinin, daha etkili olduğu birçok çalışmalarla gösterilmektedir. İlaveten bu dönemdeki beslenme hatalarının, başta çocukluk çağı obezitesi olmak üzere diğer komorbiditelerin de oluşmasına davetiye çıkarabileceği unutulmamalıdır.

Okul Çağı (7-11 yaş)

Çocuğun ailesinden uzaklaşıp, bağımsızlığına kavuştuğu bir dönem olup, beslenme bakımından da büyük ayrıcalığa sahiptir. Çocuğun, aileden sonra, okul ve çevresiyle yakın ilişkide olup, arkadaş kavramından psikolojik olarak çok etkilendiği bir yaş grubudur.

Okul çağının başlarında çocuğun aileyle bağları daha sağlam iken, dönemin ortalarından itibaren aileden sosyal ve fiziksel olarak uzaklaşmaya başlamakta ve beslenme durumları incelendiğinde; ev yemeklerinden çok akran grubuyla birlikte dışarıda yemek tüketmeye eğilimli oldukları dikkati çekmektedir.

Çocukların besinsel takibi yapılarak, ev dışındaki beslenme durumları incelenip, buna göre ev ortamındaki beslenmelerinde; günlük gereksinimlerindeki eksikler giderilerek, gerekli takviyeler yapılmalıdır.

Adolesan Çağı  (12-18 yaş )

Çocukluk çağının fizyolojik, sosyal, psikolojik gelişiminin tamamlandığı ve pik yaptığı zamandır. Adolesanlarda büyüme ve gelişme, çok hızlı olup, bu dönemin bitişinde, erişkin yaşamdaki antropometrik ölçüm değerlerine ulaşılmaktadır.

Büyüme ve gelişmenin bu kadar hızlı olması günlük enerji ve besin öğeleri bakımından oldukça önem taşımaktadır. Ayrıca adolesanların beslenmesi, ileride görülebilecek kronik hastalıklarla ve yaşam kalitesiyle doğrudan ilişkilidir

Vücudun fizyolojik büyüme ve gelişmesine bağlı olarak;  A vitamini, B12 vitamini ve folik asit gereksinimi artmakta, iskelet gelişimi için D vitamini alınımı da gerekmektedir. Ayrıca kan hacminin artışıyla birlikte, gerekli olan demir ve onun kolay emilebilmesi için C vitaminin, seksüel gelişim ve boy uzaması için elzem olan, çinkonun da besinlerle alınmasına  ihtiyaç duyulmaktadır.

Bu yaş grubu çocukların beslenmelerinin sıklıkla izlenmesi ve büyüme-gelişmelerinin monitorizasyonu sağlanarak, evde aileyle yemek yeme sıklıkları arttırılmaya gidilmelidir.